25 Eylül 2009 Cuma

Markalar yandaş peşinde...

Markaların pazardaki konumu, karlılığını üzerinde yüzde 1’lik gerçek taraftar veya yandaş (advocate) kitlesi çok etkili. Markaların ilk çıkardığı ürünleri bu kitle kullanıyor, olumsuz şartlar gelişse dahi markalarını en son bu kullanıcılar terk ediyor. Öncü markalar da, eğer halihazırda varsa bu kitleyi elinde tutmak ya da büyütmek, eğer yoksa oluşturmak üzerine pazarlama projeleri geliştiriyor. En ciddi akademik çalışmalar da bu kavramın önemini bilimsel olarak ortaya koyuyor. Örneğin, Harvard Business Review’de 2003 yılında Frederick Reichheld imzasını taşıyan bir makale, yüksek taraftarlık düzeyine sahip markaların rakiplerine göre çok daha yüksek performans gösterdiğini ortaya koydu. Bundan 10 yıl öncesine kadar sadakat programı geliştirilen markalar bugün marka taraftarlığı (brand advocacy) projeleri yürütüyor. Edwin Colyer gibi pazarlama uzmanları bu kavrama marka fanatikliği adını veriyor. Apple’dan Boeing’e; Starbucks’tan United Airlines’a kadar onlarca marka taraftarları ile büyüyor. Özellikle küçük markalar, uyguladıkları taraftarlık programları ile büyük fark yaratıyor. Drillteam gibi şirketler, markaların taraftar sayısı artırmak için marka taraftar stratejisinden sorumlu müşteri temsilcileri atıyor. Kısacası, taraftarlık kavramı markaların başlıca stratejileri arasında yer alıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder